2019’daki seçimde Ankara Büyükşehir Belediyesi’ni kendisi kazanırken ilçelerin çoğunda başka partilerin adaylarının seçildiğini belirten Yavaş, “Saygımız sonsuz. Hepimiz buna saygı duymak zorundayız. Ben bundan sonra sizlerle birlikte iş birliği yapıp, Ankara’nın bütün ilçelerinde gereken çalışmaları yapıp, projeleri gerçekleştirmeye destek olacağım. Asla hiçbirinizi de ayırmıyorum. Elimizi tutun, hep beraber güzelce hizmet edelim. Fakat maalesef belediye başkanlarının 1-2’si hariç hiçbiri daha benim odamı görmedi. Neden; çünkü partilerini ilçelerinden çok seviyorlar. Ondan sonra iş lafa geldiği zaman; ‘Her şey Keçiören için’, ‘Her şey Çubuk için’ demesini biliyorlar. Hani bende partizanlık olsa, ‘Şuradan az oy aldık’ desem, yaklaşmasam amenna. Böyle siyaset olmaz, böyle idarecilik de olmaz. Bakın bu kardeşiniz Ankaralının hakları için Cumhurbaşkanı ile görüşüyor, bakanlarla görüşüyor. Bir yerim mi eksiliyor? Sonuçta Ankara halkının yararına olan işlerle görüşüyorum” dedi.

‘ARTIK BU ZİHNİYETİN SONU GELMİŞTİR’

İlçe belediye başkanlarına, “Neden Ankara halkının seçtiği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nı yok sayıyorsunuz?” diye soran Yavaş, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu nedenle artık bu zihniyetin sonu gelmiştir. Ankara halkı kendisiyle el ele tutuşacak belediye başkanlarını seçecektir. Çünkü, Belediye Meclisi’nde lafa geldiği zaman hep oy birliği ile geçiyor. Bakın; Tatlar Arıtma Tesisi’ni Cumhurbaşkanı onayladığı halde burada Estergon Kalesi’nde grup toplandı, ‘Hayır’ deme kararı aldı. Siz, Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin Cumhurbaşkanı’nın onayladığı bir projesine dahi ‘Hayır’ diyorsunuz. 30 milyon insanın sağlığını ilgilendiren bir projeye ‘Hayır’ diyorsunuz. Sokak isimleri oy birliği, park isimleri oy birliği; geçin şunları. Ankara için ne istediysek, ‘Bu başarılı olmasın’ diye hepsine ‘Hayır’ dediler. Yarın bir gün bunların hepsini televizyondan da göstereceğiz. Önceki dönemlerden farklı olarak hiç kimseyi ayırmadığımız gibi Türkiye’de örneği yok, tüm ihaleleri canlı yayınlıyoruz. Halka hesap veriyoruz, hesap vermek zorundayız. Bizler sizin paralarınızı harcıyoruz. Birine siz borç verseniz, har vurup harman savurduğunu görseniz, ne dersiniz? Kaldı ki bize emanettir bu paralar. Bizim bunları sadece ve sadece sizin ihtiyaçlarınız için harcamamız lazım.”